‘Sevdiğim Yazılar’ kategorisi için içerik arşivleri

Her şeyin bir vakti vardır ve o şey vaktinde yapılırsa bir mana ifade eder. Susuzluktan çatlayan bir hayvana öldükten sonra su vermek ne mana ifade eder ki? Namazın bir vakti vardır; vaktinde kılınırsa namaz “eda” adını alır ve insan sorumluluktan kurtulur. Vakti geçtikten sonra kılınan namazın adı “eda” değil “kaza”dır. Sorumluluktan kurtulup kurtulamadığımız ise hakiki […]

11 Ağustos 2011, Perşembe - 08:33 | Yorum Yok
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar
Etiketler:

Kanuni ölüp de İkinci Selim tahta geçince ünlü şair Baki ona bir kaside yazar ve şiirin bir beytinde onun işrete düşkünlüğünü ima ile şöyle der:Müselles gösterir dâim temâşâ eylesen eldeMeğer kim pâre-i elmâsdır câm-ı dırahşânı Demek olur ki, “Elindeki parlak kadehi herhalde elmastan yontulmuş olmalı ki bakılınca elde daima müselles gösteriyor.”

12 Temmuz 2011, Salı - 09:25 | Yorum Yok
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar
Etiketler:

Genç kuşakları ihmâl edip nefsâniliğin karanlık lâbirentlerinde yapayalnız bırakanlar, onların her gün biraz daha azmanlaşmalarına seyirci kalanlar.. bir gün mutlaka, ettiklerine nâdim olup ağlayacaklardır!.

21 Ocak 2011, Cuma - 01:24 | Yorum Yok
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar
Etiketler:

Gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın Gül bahçesi gül yüzünden sevgi topla demet demet Sevgide güller açsın, güller sevgi dağıtsın Sevgiyle bakıyor gül gibi görüyorsan sen bahtiyarsın.. Muhsin Yazıcıoğlu

6 Aralık 2010, Pazartesi - 14:53 | 1 Yorum
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar
Etiketler:

Darbe günlüklerini yayınladığı için anasından emdiği süt burnundan getirilen Nokta Dergisi henüz kapanmamıştı o dönem. Yayınladığı bir dosya nedeniyle bir yayın organının kapısına kilit vurulmasına rağmen, bugünün hem dayak atıp, hem bağıran cengaverleri için henüz ‘baskı’ dönemi de başlamamıştı henüz. Gerçi bizim için şaşırtıcı değildi, zira kocaman gazete binaları, şehrin göbeğinde bomba ile yerle bir […]

6 Aralık 2010, Pazartesi - 12:00 | Yorum Yok
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar
Etiketler:

Heyula “Muhalif’ sıfatının kendine çok yakıştığını düşünen medya, iktidar ile yaptığı mücadelede rasyonel argüman bulamadığı için, tuhaf bir ‘korku kültürü’ üreterek onun üzerinden muhalif rolü oynamaktan pek hazzediyor. Yakın geçmişe kadar, varlığını iktidar imkânları ve yönetim erklerinin tanıdığı iltimaslar ile varlıklarını sürdürmeyi başaran bahsi geçen yapının, geçmişini deşmek, günah galerilerine dalmak gibi bir niyetim yok. […]

16 Ekim 2010, Cumartesi - 07:52 | Yorum Yok
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar
Etiketler:

Gönül yıkmanın Kâbe’yi bin kez yıkmaktan daha kötü olduğunu bilir gönül erleri. İncitmemek ve incinmemek işin esası. İncinsen de affedebilmek? Ama illaki incitmemek. Osman Hulûsi Efendi’nin Divân’ındaki şu nasihati bir çok şeyi anlatmaya kafidir: Sakın nefsine uyup bir cân incitmeyesin Hüsn ü edebi koyup, bir cân incitmeyesin El ile döğseler de dil ile söğseler de […]

12 Ekim 2010, Salı - 23:24 | Yorum Yok
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar
Etiketler:

PROF. Üstün DÖKMEN “Yere düsen ekmegin üstüne basan insan görmedim ama yere düse…n insani tekmeleyen çok kisi gördüm” diyor… Saygili olmaktaki kusurlarimizi söyle anlatiyor: – Birbirimize saygili olma konusunda 3 tip temel hatamiz var… Avrupa’da yasayan vatandasimiz, orada yerlere çöp atmiyor ama Kapikule’den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya basliyor. Niye burada böyle yapiyorsun diye […]

11 Ekim 2010, Pazartesi - 00:16 | Yorum Yok
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar
Etiketler:

*Bir eşi olmalı insanın.* *Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini.* *Akşam onu görecek diye pırpır etmeli yüreği, ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan eve dönerken.* *Cennetten köşe almışcasına sevdiği, sakındığı, bakmaya kıyamadığı…* *Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı insanın.* *Ben seni ölene dek seveceğim boş laf;* *Ben seni sevdikçe ölmeyeceğim.*

27 Eylül 2010, Pazartesi - 08:13 | Yorum Yok
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar
Etiketler:

Bizim çocukluğumda Annelerimiz çalışmazdı. Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım. Hatta Babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi. Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki….. En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. Okula […]

7 Şubat 2010, Pazar - 00:32 | Yorum Yok
Kategoriler:Sevdiğim Yazılar